20 Mayıs 2018 Pazar

BİR RESİM YAP

Bir resim yap çocuğum,
Bir portre...
Paletinde mavi olsun,deniz mavisi,
Sonra bozkır sarısı,
Çay yeşili,gül pembesi,süt beyazı...
Bir resim yap çocuğum,
Koy gözlerine Karadeniz'i, Marmara'yı,
Ege'yi, Akdeniz'i.
Bir resim yap çocuğum,
Kondur alnına Konya Ovası'nı
Savrulsun başaklar bereket bereket
Ve çatık kaşlı Toroslar
Bölsün ovayı bir baştan bir başa.
Bir resim yap çocuğum,
Pembe bir gülümseme dudaklarında
Özgürlük türküleri söyler,
Aydınlık yarınları muştular gibi.
Bir resim yap çocuğum,
Tarlalar bir başka hazırlansın bahara,
Yeşile kessin Anadolu bozkırı.
Davul zurna sesi gelsin harmalardan.
Bir türkü tuttursu delikanlılar,
Kınalı parmaklarıyla halaylar çeksin kızlar.
Bir resim yap çocuğum,
Aydınlığı,kovsun karanlıkları.
Tutup ellerimden beni götürsün yarınlara
İçim umutla,mutlulukla,övünçle dolsun.
Bir resim yap çocuğum,
Yol göstersin Afrika'ya, Asya'ya
Yol göstersin dünyaya.
Yok etsin tutsaklığı,
Özgürlüğün sesi olsun.
Bir resim yap çocuğum.
Kilim dokur gibi moif motif,
Dal dal, çiçek çiçek, ilmik ilmik.
Atkısı özgürlük, çözgüsü uygarlık olsun.
Bir resim yap çocuğum,
Bakmaya doyamadığım;
Bir resim yap çocuğum,
Bir resim;
Adı
MUSTAFA KEMAL olsun
Osman Edip TÜRKMEN

Atatürk'e Ağıt

Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem'i mahluk
Hepsi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebsan* ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Vardı bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep karalar
Semerkand'ı Buhara'lar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerleri
Ordular teğmen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevt'in elinden
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı

Veysel ŞATIROĞLU
Birini çok sevdim. 
Oda sevmişti. 
Belki de sevdi sandım. 
Her neyse... 
Sonra birşey oldu aramız açıldı. 
Bana biraz zaman ver dedi, ben de bekledim.
Geçer dedim, düzelir dedim, sabrettim.
O hiç düzelmedi.
Sonra birgün aklıma geldi, biraz özler gibi oldum.
Okadar çok beklemeşim ki beklerken alışmışım yokluğuna.
Ozaman içinde okadar çok şey kaybetmişim ki..
Meğer mutluluk nasıl birşeydi onu bile unutmuşum yemin ederim.
Yani demem o ki biri senden zaman istiyorsa sakın bekleme, hayatını yoluna koymaya bak.
Çünkü o çoktan kendi yoluna koyulmuş demektir...
Ezgin Kılıç.
Bazı kadınlar vardır
Onu Dünya tanır,
Bazı kadınlar vardır
Yürekte Dünya yaratır.
HseviN

12 Mayıs 2018 Cumartesi

AH ŞU ESKİŞEHİR'İN KIZLARI

Kolyesi, yüsüğü lületaşı
Çiğ börektir hamuru, aşı
Dudağı sanki met helvası
Ah şu Eskişehir’in kızları,
Odunpazarı gibi renkli
Adalar gibi çiçekli
Kalabak suyu içimli
Ah şu Eskişehir’in kızları,
Meşhurdur cevizli haşhaşı
Tarhanası, toyga çorbası
İç Anadolu gibi sıcak yakıcı
Ah şu Eskişehir’in kızları,
Macuru, manavı, tatarı
Eğitimli, kültürlü, endamlı
Biraz cilveli, biraz da nazlı
Ah şu Eskişehir’in kızları,
Porsuk çayı gibi akıcı
Köprübaşı gibi baş tacı
Ben yolcu, onlar hancı
Ah şu Eskişehir’in kızları.
Hsevin 15/05/2016

10 Mayıs 2018 Perşembe

Çocukluğunda ;
Eline uzatılan ve o an
tebessüm yaratan,
Elma şekeri,
Pamuk şekeri,
Leblebi tozu,
Çamlıca gazozu,
Misket,
3 tekerlekli bisiklet gibi
ÖZLÜYORUM SENİ.
Çocukluğunda ;
Sırasını bekleyen ama
bir türlü gelmeyen,
Salıncak,
Kaydırak,
Bitmesi beklenen
telden oyuncak,
Açılmayı bekleyen
sımsıcak bir kucak,
Sümükleri akan
bir yumurcak gibi
İSTİYORUM SENİ.
HseviN 23/08/2015

İSTANBUL'U DİNLİYORUM


İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Orhan VELİ KANIK

8 Mayıs 2018 Salı

Yol alırken hızla,
Değişen görüntüler gibi Hayat;
İncelemek için duramıyoruz,
Durup bakamıyoruz,
Hoşumuza gitse de bazı görüntüler,
Zamanımız sınırlı ya!
Harcayamıyoruz.
Güzellikleri yakalamak için,
Çevirsek de başımızı geriye,
Elimizden kaçırdığımızı anlıyoruz.
Odaklandığımız için varacağımız noktaya,
Arada kaçırdıklarımızın
Çoğu zaman farkına bile varamıyoruz.
Oysa Hayat; işte tam da orası,
Ne geride bırakılan yollar,
Ne de varılan yerdir önemli olan,
Yolda geçirilen an'lardır elde kalan...
24.05.2017
Tülay G. A
Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz.
Biz ise, ortadan kaldırılmış yoksulluk.
O yüzden anlaşamıyoruz.
Victor Hugo
Üryan olmuş
içimdeki saklı duygular
Kundaklanmış gönül
hanemdeki kuytular.
Çoğalıyor bedenimde
sessiz çığlıklar.
Saklambaç oynuyor
tarifeli yalnızlıklar.
İtibar görüyor
cepleri dolu
akılları kıtlar.
Anlaşılmamak gibi
bir derdim var.
Oysa tek bir bakışta
koskoca bir hayat var...
DEMET YALNIZ...


7 Mayıs 2018 Pazartesi

Ah anam aç kucağını 
Sil gözyaşlarını 
Kınalı saçlım 
Kekik kokulum 
Cennet bakışlım 
Ayyüzlüm
Yorgun ceylanım
Sen gül ki
Gönül bahçem çiçek açsın
Sar kollarını
Ah anam aç kucağını
Yorgun bedenim
Huzura kavuşsun
Acılarım ne kadar
yıkmaya uğraşsa da
Anam dağ gibi arkamda
Her evladına ayrı yansa da
Çehrendeki çizgiler
Tecrübelerinin eseri olsa da
Sen yıkılmayan
Şefkatli ana ocağım
Üzüldüğümde kahrolan
Sevindiğimde mutlu olan anam
Allah ömrümü benden alıp
Sana katsın
Başımın tacı derdimin ilacısın
Ana gibi yar olmaz derler
Sen benim her daim
Gözümün gönlümün
Tek baharı, dualarımın
en başısın
Ah anam iyi ki varsın....
DEMET YALNIZ.




Biraz evvel 
yine sen geldin aklıma,
Bağdaş kuruverdin 
dudaklarımın iki yanına,
Sayende 
yine tebessüm ettim sevdigim,
Sen hep orada otur, 
Sen oradan hiç ama hiç kalkma.
HseviN 07/05/2018

KARA TOPRAK

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sâdık yârim kara topraktır
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sâdık yârim kara topraktır
Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır
Aşık Veysel Şatıroğlu

Öyle bir geldin ki,
Sabahın gelişi gibi,
Geminin limana varışı gibi,
Martıların yarışı gibi,
Umudun ruhumu sarışı gibi,
İlaç gibi geldin, aşı gibi,
Sevinç gözyaşı gibi,
Ara taşı gibi,
Tam tadında geldin,
Dakikasında,
Ülkemin yasında,
iyi geldin
Acıların ortasında,
Öyle bir geldin ki,
Şiir gibi.
Karşında erir gibi,
İçimi kemirir gibi geldin,
Terk ettiğin kederin,
Dalmışım gözlerin derin,
"Hoş buldum,
Başımın üstünde yerin
Ve gözümün bebeğinde" der gibi
Öyle bir geldin ki, "gitme" desem az kalır.
Umarım hoşça kalır, yanımda kalır.
Tümceme özne gibi,
Şiirime ilham gibi geldin,
Hoş geldin.
Yürekleri ısıtmak için
Güneş Erkul şiirleri 

HEY MEYHANECİ.....

Al bu şiiri yan masadaki hatuna ver
Koklayarak okumasını söyle
İçine bir tutam bahar bıraktım
Sarhoş sanmasın beni sakın
Sadece habersiz abayı yaktım
MEYHANECİ...
Birde plağı değiştir içinde ihtimaller olsun.
Sabaha kadar söylesin selma hünel, idare et bu gecede böyle olsun.
Ayakta duramıyorum zaten
Düşerim dizlerinin dibine
MEYHANECİ...
Söyle çiçekçi kıza masaya bir gül bıraksın
En güzelini seçsin en kırmızısını, dikenlerini de kopartsın
Batmasın hatunun eline acımasın cancağızı
Alttan alın bu gece hoşgörün bu adamcağızı
MEYHANECİ...
Söyle hatuna saçlarını toplasın yüreğimden
Bir hoş oluyorum
Bu gece rakımı dokundu ne?
İlk defa sarhoş oluyorum
MEYHANECİ...
Çıkart bizim günah defterini ne varsa ödeyelim.
Sahi ya aşık olmak ta hesaba dahil mi bilelim.?
Hadi bana eyvallah bu gecelik bu kadar.
Rakıyı falan boşver hayal kurmak ne kadar...?
Sinan Yıldızlı/Sahildeki şair

KAĞIT GEMİ

Deniz kıyısında
bir martıyla konuşurken görüyormuş
dostlarım beni sürekli
bir kaptanım çünkü
kağıt gemilerden
emekli
Kılları uzadıkça ellerimin
unuttum kağıtlardan
nasıl gemi yapıldığını
ki yaşlılığa uzanan
birer iskeledir parmaklarım
çözüldü uçlarından
nice kağıt geminin
palamarı
Çocukluğumun tahta atını
bozarak yaptığım iskeleye
küçük bir kağıt gemi
yanaşır mı dersiniz
kazısam ellerimdeki
bütün kılları ! ...
Sunay AKIN

6 Mayıs 2018 Pazar

SANA GİDEN YOLLAR KAPALI

Biliyorum sana giden yollar kapalı 
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
Cemal Süreya....

Yola çıkmak üzeresin
Adresi tarif edeyim ne dersin ?
Gözlerimden içeriye girecek
Sonra ;
Ateş kırmızısı damarlarımda gezineceksin,
Şimdi sola dön biraz aşağıda
gül kokulu bir yola ineceksin,
Hiç sapmadan devam et
tam karşımda
hızlı hızlı atan bir kalp göreceksin,
Çalmadan gir içeri
her adım atışında
bir sıcaklık hissedeceksin,
Sakın korkma, çekinme
O sana aşık, senin için yanan bir yürek,
İnan sen de onu çok ama çok seveceksin.
HseviN

Terk etmedi sevdan beni
Aç kaldım,susuz kaldım 
Hayın,karanlıktı gece
Can garip,can suskun
Can paramparça...
Ve ellerim,kelepçede
Tütünsüz uykusuz kaldım
Terk etmedi sevdan beni.


Ahmet Arif

MERDİVEN

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer
Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Ahmet HAŞİM


5 Mayıs 2018 Cumartesi

Güzel yüzün, uzamış siyah saçlarınla mâruf
Sen fena kadın, fena çocuk, fena sevgili..
İlhan Berk
Notaları sevdaya salan
Her kelimesi aşk kokan
Dinledikçe sana yol alan
Yüreğime düşen şarkı gibisin.
Name name huzur katan
Ruhuma dokunup, okşayan
Hayallerimi, düşlerimi yaşatan
Yüreğime düşen şarkı gibisin.
İlk ve son kez yazılan
Sadece seni, seni anlatan
Yıllar geçsede unutulmayan
Yüreklere düşen şarkı gibisin.
HseviN 05/05/2016

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI

EN ZAYIF HALKA;

Sana sevgimi anlattıkça uzak durdun benden.Ben aşk dedikçe sen dur dedin.Oysa ben gerçekten seviyordum seni. Bu yüzden içimdeki aşk fırtınasını durdurmam mümkün değildi. Söylemeden duramazdım ki sevgi sözcüklerini. 
ANLAMADIN….
Hayata dair ne varsa paylaşmak istedim seninle. Güleceksek birlikte; ağlayacaksak birlikte olmalıydık. Önümüze aşkımızın ışığını alıp bizim için aydınlattığı yolda, hiçbir engele takılmadan, inatla, cesurca, korkusuzca yürümeliydik. Ancak böyle yaşanırdı bir aşk. YAŞAMDIN……
Herkesin ayrı bir dünyası vardı biliyordum. Ama aşk ayrı dünyaları bir potada toplayıp, yeni bir dünya yaratmak değimliydi? Yaratılan o dünyada kimsenin benliğini kaybetmeden ortak duyguları yaşamsı değimliydi aşk? Her türlü çatışmaya rağmen, bir küçük gülümseyiş, bir sıcacık bakışla unutmak değimiydi bütün kırgınlıkları?
UNUTMADIN….
Ben seni kaybetme korkusu taşırdım içimde. İncineceksin diye korkardım. Yokluğunun verdiği iç huzursuzlukla uykusuz geceler geçirirdim. Sabaha kadar kırpmazdım gözlerimi. Seni gördüğümde de, sanki saatlerdir uyuyormuşum gibi enerji dolardım. Kıpır kıpır olurdu içim. Tarifi imkansız bir heyecan, bir yürek çarpıntısıyla sarılırdım sana.
SEN SARILMADIN….
Bir tohumdun sen yüreğime ektiğim. Kanımın deli akışıyla sulardım seni. Sevdamın ateşiyle ısıtırdım ayazda. Büyüyecek, bir filiz olacak, rengarenk çiçekler açacaktın. Tenlerimizin buluşması bir ayine benzerdi benim için. Sonsuzlukta kayboluştu. Bedenlerimizin aşkımızın içinde erimesiydi. Yaşadığıma; hele seninle yaşadığıma şükredişti. Her seferinde yeniden doğuştu.
DOĞMADIN….
Şimdi yorgun yüreğim.
Bunca çabaya rağmen mutluluk gülüşünü yüzünde göremediğim için yorgun.
Bu yüzden; daha fazla kaldıramayacak seni.
Daha fazla yaşayamayacak bu umutsuz aşkı.
Yüreğim seni bu aşkın en zayıf halkası seçti.
ELVEDA.
Mehmet COŞKUNDENİZ 

VAR YA

Ayrılık mı daha fazla acı veriyor
Yoksa unutmak mı bilemedim
Ayrılık dayanılmaz gelmişti yüreğime
Oysa unutmak şüphesi var ya.....
Hayatıma kaldığım yerden
Devam etmek var ya...
O ızdırabı yaşamayan bilemez
Yaşamak zorunda olmak var ya...
Gülüyorum,eğleniyorum...
Hatta yaralı gönülleri teselli ediyorum
Hatta eğlendiriyorum da....
Gülüyorken birden ağlamak var ya...
Gecenin sessizliğinde koyuyorum ya başımı
Soruyorum kendime yalnızlığımda
Kalbinde ona yer verebildin mi...
Oysa cevap verememek var ya..
Çok acı veriyor bana...
Yaramın taze kalmasını istiyorum
Kabuğunu söküp atmak istiyorum...
Onu unuttuğumu sanmasın...
Hayatın akışında onu kaybettim
İşte bu his var ya....
Geceler benim olsun,alın aydınlığı
Unutmak istemiyorum..
Unutmak var ya
Alın lügattan ,silin sözlüklerden
Rahime Alcan
İnsanı gördüklerinden ibaret sayma,
Göremediklerinde ara. 
İçidir hakikatin resmi, 
Dışı sadece bir manzara...

Hz. MEVLANA
Ben birinin hiçbir şeyiyim.
En çok da bu koyuyor.
Ortak tek bir fotoğrafımız bile yok.
Bügünlerde ben adsız bir özlemim.
Yağmur yemiş bir deniz gibiyim

Atilla İlhan
Hayat kısa yapma pireden deveyi,
Üzme, incitme artık şu deli yüreği,
Sonsuz atmayacak, bugün duracak belki,
Hadi o zaman !..
Geç kalmadan, pişman olmadan
At üzerinden kara bulutları, dertleri,
Kır gitsin siyah yazan tüm kalemleri,
Yak gitsin acı dolu tüm sayfaları, defterleri,
Bir kaç saat de olsa
Al eline kahveni
Anı yaşa,
Gül eğlen,
Sev Sevil,
Yudum yudum
Mutlu et kendini.
HseviN 03/05/2018

YENİ BİR SAYFADA SANA BAKMAK

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok
Yılmaz Erdoğan.

Ve alev alan bulutları gördük
Güneş batmak üzereyken sevdanın yurdunda...
Gün çekerken elini eteğini yapraklar arasından
Başka bir sevdanın masalı başlıyordu falcının fincanından...
Ve bir kırlangıç kanadında bölünmüş gökyüzü 
Ve denizde dalgalar kızıla boyanmakta
Uzaklarda bir yerde bir yavru ağlamakta
Yaşlı ressam tuvaline hayallerini dökerken
Kenar mahallelerden birinde
Bir delikanlı;
Eskimiş ayakkabı bağcıklarında
Dünü yarına bağlamakta...


Avni Yeğin-Eskişehir


Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi ta içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.
Maziye karışıp sevda yeminim;
Bir anda unuttum seni eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence şimdi artık sende herkes gibisin.
Nazım Hikmet
Kaç yıl oldu hatırlar mısın
kaç yaz kaç kış
kaç bahar geçti
anımsar mısın.
Uzatsam ellerimi
donatsam seninle yüreğimi
sarar sarmalar mısın.
Tomurcuklansam
demet demet açsam
rengarenk
koklamaktan korkar mısın.
Kapatsam eski defterleri
unutsam kırgınlıkları
yine yeniden başlar mısın.
Bestelesem nota nota
söylesem mısra mısra
kıta kıta
benimle mırıldanır mısın.
Cansan yarsan aşksan
bir ömür var mısın
yine yeniden sil baştan
başlar mısın.
Ömrüme hesapsız kitapsız
çıkarsız tertemiz
anadan üryan
en yalın halinle doğar mısın.
Gönül kapım
ardına kadar açık
adımlar mısın.
Kıymetlim değerlim
alın yazım armağanım
yine yeniden
yüreğimi kaplar mısın...


DEMET YALNIZ.
Seni severek güne başlıyorum ya, ben
Sevmek inanıyor
Bir özlem tutturmuşum içimde yolda yürürken
Yol inanıyor
Adımlarımı duyan karınca inanıyor
Karıncanın sırtladığı ekmek inanıyor
Bir sevmeye göreyim
Dünyanın saklı güçleri bağrımda toplanıyor
Seni severek güne başlıyorum, ben
Yaşamak inanıyor
İçimde mavi kuşların sevinci
Bugün de güzel olacak diyorum
Seni severek güne başlıyorum, ben
Güneş inanıyor, gece inanıyor
Sevmek inanıyor, inanmak inanıyor…
Yusuf İçel

ÇUKUR

Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru
Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur
Sunay AKIN

ETME

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
Mevlana Celaleddin Rumi

İSTANBUL AĞRISI

kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kaynarken
şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen
eğer yine istanbul'san
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pançak pançak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine istanbul'san
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
sirkeci garı'nda tren çığlıklarıyle bıçaklanıp
intihar dumanları içindeki haydarpaşa'dan
anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlayan
sen eğer yine istanbul'san
aldanmıyorsam
yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine senin emrindeyim
utanmasam
gözleri
..........
Atilla İLHAN

AYRILIK

İki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirir
son istasyonun
Sunay Akın

DİLENCİ

Sen, hergün köşe başlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan, sefil insan.
İnan yok farkımız birbirimizden.
Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,
Ötekinden isteyeceksin.
Ama ben, tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim,
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş öylesine açık kaldıki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.

Victor Hugo

KADINA

Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı
Memleketin halkını dizlerine sererdim.
O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı
Bir tek bakışın için sana feda ederdim.
Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin
Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin
İrademin önünde eğilen meleklerin
Sevgilim bir busene hepsi senindir derim

Victor Hugo

YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ

Yalnızlık Paylaşılmaz
Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan…
Dışından anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan…
Paylaşılmaz.
Bir düşün’de beni sana ayıran
Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf

İSTANBUL'U DİNLİYORUM

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Orhan VELİ

ACELE İŞE ŞEYTAN KARIŞIR

Şam da yaşayan beylerden birinin güzel sesli bir kölesi varmış. Bey ne zaman alışverişe gönderse köle, gittiği yerden mutlaka geç dönermiş.
Kölenin güzel sesine bayılan çarşı esnafı, köleyi, kolundan bacağından tutar; zorla şarkı, türkü okutturur, geç kalmasına yol açarlarmış.
Yine bir gün Bey, bir testi alması için kölesini çarşıya göndermiş. Köle çarşıya giderken yolda bir kervanla karşılaşmış.
Kervandakiler onu tanıyınca hemen durdurup:
- Biz Mısır a gidiyoruz, sen de bizimle gel. Sen bize şarkılar söylersin, biz de senin her ihtiyacını karşılarız. Hem gezer hem eğleniriz, demişler.
Köle:
- Olmaz, benim işim var, der.
Kervandakiler köleyi zorla yanlarına alıp yollarına devam etmişler. Mısır da bir yıl kadar kaldıktan sonra Şam’a geri dönmüşler.
Şam’a döner dönmez kölenin aklına sahibinin ısmarladığı testi gelmiş. Hemen bir testi alıp koşa koşa eve giderken ayağı kayıp düşmesin mi? Testi kırılmış.
Bunu duyan kölenin efendisi:
- Acele işe şeytan karışır, demiş. (Alıntı)

Dutlar düşüyor pıtır pıtır Memet Topçu`nun traktör gökgürültüsüyle Yaz geldi paldır küldür Yunus Emre indi Suya havaya toprağa Kulak`ın köpe...