2 Haziran 2018 Cumartesi

Dutlar düşüyor pıtır pıtır
Memet Topçu`nun traktör gökgürültüsüyle
Yaz geldi paldır küldür
Yunus Emre indi
Suya havaya toprağa
Kulak`ın köpeği Demokrat
Yol üstüne yatmış soluyor,
Işık değişti
Işığın yolları değişti
Gölgeler ışığa çaldı
İçinde sarmanlar dolaşıyor
Böyle bir akşamüstü
Hiç ölmek istemezdim...

Can YÜCEL

BİLİYORUM SANA GİDEN YOLLAR KAPALI

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri…
CEMAL SÜREYYA

Evlilik


Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız,
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız,
Tanrı'nın suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız,
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda,
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın,
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun Sevgi
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin,
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın,
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer Yalnız olduğunu unutmayın,
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır,
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın,
Çünkü ancak Hayat'ın elidir yüreklerinizi saklayacak olan,
Hep yanyana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın,
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır,
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez....
Halil Cibran

HEYHAT


Mehtap neden çağırıyor kendine
Neden sürüklüyor çağlayanlar bendine
O bentler ki buluşmamıza engel
Çabalasam da ulaşamıyorum sana
Heyhat! Seher yeli yine getirdin hasret kokusunu
Gün ağarırken almasaydım bu kokuyu
Nasıl devam ederdim güne
Nasıl el verirdim bana muhtaç ellere
Rabbim dağlara yükledin de parçalandı ağırlığından yükün...
Bize yükledin ki bilirsin istidadamız var taşımaya
Unutturmayaydın ezilirdik bütün bütün ...
Kavuşmak umudu olmasaydı kalırdık altında yükün
Haber gelmese de duyarsın bilirim haykırışımı
Ses vermesen de ziyaret et düşlerimi...
Affettiğini söyle kaldırıver perdemi...
Halini ahvalini deyiver usulca..
Heyhat...Hüzün dağları aldı yine derinlere
Çağlayanlar girdap olup çekti içine...
Bir el ver, umut ol yüreğime
Derdim dermanım olsun yeter ki ışık ol gecelerime..
Rahime Alcan
Zamanla alışırsın dediler
önce saatler geçti
sonra günler geceler
haftalar aylar seneler.
Alışırsın dediler
Önce kızgındım
sonra üzgün biraz da küskün.
Acı bir suskunluk mühürledi
dudaklarımı.
Tek bir hece tek bir cümle
dilime uğramadı.
Zamanla alışırsın dediler
Hasretlik sararttı umutlarımı
tek bir söz tek bir saz
duygularımı anlatamadı.
Her takvim yaprağıyla
Ben de döktüm dallarımı.
Önce baharlar geçti
sonra kışlar yazlar güzler.
Mevsimler birer ikişer geçerken
alışırsın dediler.
Önce aklar düştü saçlarıma
sonra yüreğimin saçaklarına.
Bense hiç mi hiç
alışamadım
alışamadım yokluğuna...
DEMET YALNIZ.

İNME

Bir gün, uzak bir yolculuktan sonra, nefes nefese 
Kalbimin çarpışını sofanda sayacağım
Ömrümü vermek için ağzından çıkan sese
Kapını sol elimle aralıklayacağım
Yabancı bir fısıltı söyleyecek adını
Tanıdığım bir gülüş kıvrılacak içerde
Vurur vurmaz duvara kapının kanadını
Karşımda ürperecek halı, sedir ve perde
Sakın kalkma köşenden, ısıttığın yerde dur
Yine öpsün o dudak... sarsın o kol belini!
Eşiğinde canımla ödüyorsam ne olur
Bir kadına inanmış olmanın bedelini
Korkma! sana ne dil uzatır ne de el kaldırırım
Gözümü kan bürümüş diye benden çekinme
Nasıl birden düşerse bir ağaca yıldırım
Beni baştan aşağı çarpar o lahza inme
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

Dutlar düşüyor pıtır pıtır Memet Topçu`nun traktör gökgürültüsüyle Yaz geldi paldır küldür Yunus Emre indi Suya havaya toprağa Kulak`ın köpe...